İnsan Ve Edebiyat
İnsan Ve Edebiyat
Tüm yorgunluğunuzu evrene yansıtarak düşüncelerinizi bir anlık olsa bile yok edin. Sadece tüm yaşanmışlıkları hayal edin ve birkaç küçük imge ile süsleyin. Edebiyat diye adlandırdığımız bu şey sadece bir ders değil unutmayın. İmgesiz yaratılmış bir dünya hakikatlerin öncüsünü yok saymak demektir. Küçük yaştan itibaren insan tüm zorlukları öğrenmeye başlar ve küçük yaşta edebiyat süzgecinden geçirir hayatını. Belki bir yerde tökezler ve tüm yollar kapanır gönlünde. İşte o an tüm gücüyle evreni ve doğayı kucaklar sözleriyle. Ne soylu bir davranıştır ki bu insan büyük kitleleri edebiyatın derinliklerine sürükler ve kavramasını sağlar tüm benliği ile.
Edebiyat ifade edilmeye müsait her türlü duygu ve düşünceleri imgeler yoluyla sağlıklı bir şekilde aktarır. Toplum yapısındaki düşünceleri heyecana bağlı işlev ile aktarabilen edebiyat insanın ruhunu dinginleştirerek hayata olan bakış açısının değişmesini sağlar. Bir şiir okunduğu an onu içinizde yaşayarak evrenin tüm seslerini kalbinizde hissederek yazarın derdini anlayabiliyorsanız gerçek bir edebiyatçısınız demektir. Örneğin Cemal Süreya’nın önce öp sonra doğur beni mısraları küçük yaşta annesini kaybeden bir çocuğun acısını imgesel yöntemler ile anlatan can alıcı bir noktadır. Bir milletin kültürünü en doğru şekilde yansıtmayı başaran edebiyat aklınıza gelebilecek her türlü konuyu imgesel ifadeler ile ruhunuza işler. Sizi karanlığın kuytu köşelerinden çıkararak ufku beklemenize fırsat bile vermeden aydınlatmayı başaran edebiyatı hayatınızdan çıkarmayın, yaşayın ve yaşatın…