Eşitsizlik Tüm Bilimlere Hakarettir

04.04.2020
2.098
Eşitsizlik Tüm Bilimlere Hakarettir

Eşitsizlik Tüm Bilimlere Hakarettir

Bir bebeğin dünyaya geldiğinde, ilk birkaç yaşına kadarki talebinin sadece “güven duymak” olduğunu hiç düşündünüz mü? İlk dakikalardaki sesinin, ilgi ve sevgi ile büyüdüğünde “söz” e dönüşeceğini? Adil referanslarla “adaletli olacağını”, eşitliği ve eşitsizliği öğrenirse “eşit olacağını”, fark etmeyi öğrendiğinde ise “fark edileceğini”.

Güven duymak ile başlayan diğer kavramlar, o bebeği bir gün bir bilim insanı bile yapabiliyor, bir değer, tam olarak bir insan. Güven ise işte tam olarak “adaletle” başlıyor. Fark etmek, farkı yok etmek; denge ile dengeleri oluşturmak, büyütmek, tam bir denge için eşitliği oluşturmak, korumak ve garanti altına almak… Gerek cinsiyet, gerek sosyal, gerekse toplumsal ilişkilerde!

Charles Fourier gibi bir sosyal filozof olmaya gerek var mı, doğrunun tek olduğu bir dünyanın var olması için? Eğitim, kültür ve yarın için Lady Marry Montagu ve Marquis de Condorcet ‘ler kadar çaba mı gerekli?

İşte o büyürken edindiğimiz referanslar, din ve kültürlerin bize öğretmek istediklerini yanlış algılatıyor galiba beynimize ve benliğimize, gelecek nesillere yanlış referans olurken bizler.

İşte ilk denge olan o güven – adalet dengesinde, güven olmadan adaletin olamayacağını anlayamıyor dengesiz referanslar. Adaletin eşitlik ilkesine dayandığını, sınıflaşma ya da ırkçılığın adaletle bağdaşmadığını, eşit olmayan muamelenin tam olarak “adaletsizlik” olduğunu tan olarak o bebeğin talep ettiği “güven” kavramına bağlamak doğru olacaktır. Tertemiz aurasıyla o emin olmak isterken neden kocaman insanlar olarak bunu gerçekleştiremiyor dünya?

Bir engelli ya da hamile, sosyal adalette şans ve insan hakları eşitlik dengesinde doğru yerlerdeler mi? İktidarlardaki cinsiyet eşitsizliği sadece biyolojik temellere mi dayanıyor?

“Hak”, adalet kelimesinin köküdür. Bu kelime, insanlık şerefi ve özgürlüğü içerir. Evrensel olarak insan, geçmiş ve gelecek için eşit bir dengede karar mekanizmasını uygulayabilir, dengeli bir sonuç için de verilerin ve bileşenlerin eşit olması gerekir. Şartları dengesiz bileşenler net bir sonuç vermeyecektir. Sonuç “eşittir” olmayacaktır. Meydana çıkan “eşitsizlik”, yeni hesaplamalar için hep yanlış sonuçlar verecektir, günümüzdeki “neden” sorularına sebep sonuçlar gibi!

Bir fizik ya da matematik problemindeki küçük bir eşitsizlik, yanlış bir sonuç anlamına gelmez sadece. Bu zaman kaybıdır, veri kaybıdır, sonraki sonuçların hep yanlış olması anlamına gelir. Bu, yanlış olacağını bile bile hesaplamaya ve sonuç almaya ısrar sebebiyle, matematik ve fiziğe, dolayısıyla tüm beşeri bilimlere hakarettir.

Sorumluluk, gerçek bir dengeli sonuç istemiyorsa, eşit şekilde dağıtılmalıdır. Aksi taktirde çıkan sonuç, kimsenin kabul etmeyeceği sorumsuzluklara gebedir. Bu da yeni sorun ve sorular anlamına gelir. Eşit sorumluluk, eşit bir dengeyi, eşit bir sonucu ortaya koyar. Denge ise, insan dışındaki tüm canlılar gibi doğa, yaşam ve dünya için ilk maddedir o güven ve adalet başlangıcında. Feminist bir düşünce, davranış ve çalışma, dünyanın özlediği, insanların ihtiyacı olan, geleceğin rüyası olmayan bir gereksinimdir insanlık için.

Hayatı yaşamak ve yaşatmak üzere feminizme dünyadaki tüm dengesizliklerin ihtiyacı olduğunun farkına varmak zamanı değil midir?

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.